Tek suçlu Prandelli değil!

Bugüne kadar hep Prandelli'yi suçladık ya...Peki Galatasaraylı futbolcular nerede?

Tek suçlu Prandelli değil!

Medjani neredeyse Galatasaray ceza alanının içine bir masa-bir iskemle atıp bir de orta kahve söyleyecek. Ey Galatasaray savunması, ey Galatasaraylı oyuncular, neredesiniz? Hep Prandelli diyoruz da, siz neredesiniz? Milliyet'ten Bilal Meşe sordu yılların spor yorumcusu Şansal Büyüka yanıtladı.

Haftanın dev maçının diğer ayağında Galatasaray vardı. Sadece sonuç olarak değil, daha maçın başında sahaya
sürülen kadroda bir takım tartışmalar vardı.

Siz Prandelli’nin sahaya sürdüğü kadroyu görünce ne hissettiniz?

Sevgili Bilal, Prandelli’nin son maçta yaptığı on biri, Aslantepe tribünlerinde görüntüye gelen beş yaşındaki çocuk bile yapmaz. Ama suç onda değil... Sen önce bir başka İtalyan’ı, üstelik Prandelli’den daha kariyerli bir İtalyan’ı Mancini’yi getirmiş, büyük bir hayal kırıklığı ile sonra göndermişsin. Bu acı tecrübeye rağmen, yeni bir İtalyan’a yönelir misin? İşte sonucu... Galatasaray’ın yaptığı “bile bile lades”... Galatasaray’da “Made in Italy” modeli çökmüştür.

Tek suçlu Prandelli değil! - Resim: 1

Bu saatten sonra Prandelli’nin kalma şansı var mı?

Anderlecht maçındaki olası bir galibiyet, Prandelli’nin gidişini erteler ama engellemez. Abdurrahim Albayrak öyle sanıyorum ki, Trabzonspor maçı sonrası Prandelli’ye sahip çıktı, camiadan, özellikle taraftarlardan çok büyük bir tepki görünce çark etti. Bu kadar sevilmesine rağmen, bu kadar güce rağmen Prandelli’yi tutmaya bu saatten sonra onun da gücü yetmez... Bilal işin şu tarafına da bakmalıyız . Son maçta Medjani “penaltı var” diye uzunca süre itiraz diyor, bakıyor sonuç yok, oyuna dönüp kafayı çakıp golü atıyor. Adam neredeyse Galatasaray ceza alanının içine bir masa-bir iskemle atıp bir de orta kahve söyleyecek. Bu kadar rahatlık nerede var kardeşim? Ey Galatasaray savunması, ey G.Saraylı oyuncular, neredesiniz? Hep Prandelli diyoruz da, siz neredesiniz? Suçlu varsa, yanlış varsa tek adres Prandelli değil. Bu kadar parasızlık, bu kadar kargaşa içinde Galatasaray gene de iyi puan topladı. Ama önceki yıllardaki Galatasaray’a alışanların bu Galatasaray ile mutlu olma şansları yok.

GEÇ BİLE KALDILAR

Trabzonspor’un kendi camiasının bile belki de beklemediği böyle bir çıkışta, Ersun Yanal’ın gelişinin de, Vahid Halilhodzic’in gidişinin de etkisi var. Trabzonspor Yönetimi yanlıştan dönmekte belki de geç bile kaldı

Sezon başından bu yana Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş derken, Trabzonspor öksüz kalmıştı. Daha doğrusu, yaptığı icraatlarla manşetlerden uzak kalmıştı.
Madem ustamız Şansal Büyüka ile lige ayna tutuyoruz, bu kez Trabzonspor’a hakkını vermek gerekti, çünkü bordo-mavililer Galatasaray’ı farklı yenerek “Haftanın takımı” olmayı hak etmişti.

Galatasaray maçında çok farklı Trabzonspor izledik. Ersun Yanal’ın gelişi bu kadar sürede böyle bir değişim yaratabilir mi? Yoksa Halilhodzic’in gidişinin bir yansıması mı bu?

Sevgili Bilal, Trabzonspor’un kendi camiasının bile belki de beklemediği böyle bir çıkışta, Ersun Yanal’ın gelişinin de, Halilhodzic’in gidişinin de etkisi var. Trabzonspor Yönetimi yanlıştan dönmekte belki de geç bile kaldı.

Yanal’ın prensipleri belli. Dayanaklılık, sürat, mücadele... Trabzonspor sizce ne kadar sürede Ersun hocanın istediği kıvama gelebilir?

Ersun Hoca’nın şanssızlığı, bu takımı sezon başında eline almayışı... Kabul edelim ki, Ersun Hoca’nın fark yaratan, sıradışı özellikleri var. Ağır çalışmayı sever. Şimdi lig devam ederken bir yükleme yapabilir mi, bilemem. Ama bunları kendisi bilir. Yeter ki antrenman sevmeyen, rahata alışan futbolcular “Ah kasığım, ah belim, vücudumuz tutmuyor” diye dertlenmeye, sızlanmaya başlayıp, başkan ve yönetimin kapısına dayanmasınlar. Ersun Yanal “futbolcuya dayalı düzenin hocası” değil. Eğer başkan da, yönetim de bu konuda futbolcuların dertlenmesine kulağın tıkayıp, Ersun Hoca’nın felsefesinin yanında yer alırlarsa, Trabzonspor kaybettiği çok şeyi yeniden kazanabilir.

3 Temmuz dışında kalmalı

Ancak Ersun Hoca’yı da, futbolcuları da bu 3 Temmuz sürecinin dışında tutmak lazım. Ersun Hoca, sonuçta bir profesyonel, aidiyet duygusuna gerek yok. Dün Fenerbahçe’yi çalıştırdı, bugün Trabzon’u, hiç kuşkunuz olmasın yarın da bir başka kulübü... Ersun Yanal saha içinde kalmaya özen gösteren bir hoca... Kendine uygun zemin sağlanırsa, bu kadar kayba rağmen şampiyonluk için bile geç sayılmaz. İyi başladı diye her maç iyi gidecek değil. Elbette kötü maçlar, kötü sonuçlar da olacak. Bütün bunlar Ersun Yanal’ın önemini ve değerini etkilemez. Benim için Ersun Yanal demek, sıradışı bir hoca demek. Benim için Ersun Yanal demek, ülkenin en iyilerinden biri demek...

Cardozo bu takımın gerçek golcüsü olabilir mi? Yanal’ı yıllardır tanıyan bir spor adamı olarak sadece Cardozo’ya dayalı bir sistem onun felsefesine uyar mı?

Cardozo’yu Ersun Hoca ile de konuştum. Kendisinden memnun... Ama Cardozo, Ersun Hoca’nın istediği fizik gücüne sahip mi diye sorarsanız asla değil. Anladığım kadarıyla hoca, Cardozo’da ısrar edecek. Doğrusu da bu zaten...

Galatasaray galibiyeti güzel, yönetim ve taraftar mutlu... Ancak biliyoruz ki hocanın elinde sihirli değnek yok. Sizce ilk yarı sonunda Trabzonspor kaç puana ulaşmalı ki zirve yarışına katılabilsin?

Sevgili Bilal, bu kadar puan kaybına rağmen telafi edilemeyecek bir durum yok. Unutmayalım, Trabzonspor’un önündekiler de kör topal gidiyor. Ben Trabzonspor’un ilk yarı sonunda bu puan farkını koruduğu taktirde bile, şampiyonluk adaylarından biri olabileceğini düşünüyorum.

Şampiyonluk yolu derbiden geçiyor

Beşiktaş şampiyon olmak istiyorsa, artık derbi de kazanmak zorunda... Düşünün bugün Fenerbahçe ile aynı puanda olan Beşiktaş, lig maçında rakibini yenebilmiş olsaydı, kendinin 23, Fenerbahçe’nin
17 puanı olacaktı. Altı puanlık maçları kazanmalısın, kazanamıyorsan kaybetmemelisin

Beşiktaş, Kasımpaşa karşısında net bir galibiyet aldı, zirvede de koltuğu paylaştı.

Sosa müthiş oynadı. Demba Ba iki gol attı. Gökhan ve Kerim çok formda... Beşiktaş son yıllarda transferde nokta atışı yaptı diyebilir miyiz?

Bilal, Beşiktaş yerli oyuncu politikasını ve transferini çok iyi götürdü. Bugün Beşiktaş’ın yabancı sınırlamasından şikayet ettiğini gören var mı? Niye, akıllı davrandı, planlı davrandı, “yabancı sayısı artar” diye tembellik ve kolaycılık yapmayıp, nokta atışlarla, üstelik çok genç, önünde çok uzun yıllar olan futbolcuları topladı. Ayrıca hep söylüyoruz, 11.5 milyon euro istenen Demba Ba’yı 5-6 milyon euroya almak, çok gözde futbolcular için bile sabırlı bir yol izleyip çatır çatır pazarlık yapmak, bir yöneticilik başarısı değil mi ?

Her şeyi abartıyoruz

Görünen Beşiktaş’a baktığımızda, zirveyi paylaşıyor. Sonunu getirebilecek kapasitede mi?

Beşiktaş bugün Fenerbahçe ile zirveyi paylaşıyor. Ancak Beşiktaş şampiyon olmak istiyorsa, artık derbi de kazanmak zorunda... Düşünün Fenerbahçe ile aynı puanda olan Beşiktaş, lig maçında rakibini yenebilmiş olsaydı, Beşiktaş’ın 23, Fenerbahçe’nin 17 puanı olacaktı... Altı puanlık maçları kazanmalısın, kazanamıyorsan kaybetmemelisin. Beşiktaş derbileri oynamayı ve daha da önemlisi kazanmayı öğrenmeli. Şampiyonluk yolundaki en büyük eksikliği bu Beşiktaş’ın...

Hep Necip’in sağ bek oluşunu soruyor, yorumlatıyorduk. Kasımpaşa maçında 40 yıllık stoperlere taş çıkarttı.

Biz kötüyü de, iyiyi de çok abartıyoruz. Necip bir kötü maç oynadı, “yok” saydık. Kasımpaşa maçında çok iyi oynadı, destanlar yazdık. Bu kadar abartmamak lazım... Burada önemli olan, maç öncesi Bilic’in tercihi... İşler kötü gitse bugün Bilic, “Necip’i bilmiyor musun , stoperde oynatılır mı?” diye eleştiriliyor olacaktı . Burada aslan payı Necip kadar Bilic’e de vermek gerekiyor.
Cenk’e gelirsek; ilk günden bugüne kadar Beşiktaş kalesinde iyi bir görüntü verdi. Hakkı yeniyor demeyelim, çünkü rakip olarak yanında bu ülkenin en iyilerinden birisi olan Tolga var.

Garanti maç kalmadı

Fenerbahçe tehlikeli virajlardan geçti. Ancak dikkatli olmazsan düz yolda da kaza yapabilirsin

Bursa’da pozisyon veren, pozisyon bulan ama yenilmeden zirvede duran bir Fenerbahçe vardı. Belki de şansının yardımıyla 1 puanla sahadan ayrıldı.

Derbileri bitiren ve ilk yarıda kalan 6 maçın 4’ünü Saracoğlu’nda oynayacak sarı-lacivertli takımın liderlik için en şanslı takım olduğu görüşüne katılıyor musunuz?

Baktığımızda, Fenerbahçe tehlikeli virajlardan geçti. Ancak dikkatli olmazsan düz yolda da kaza yapabilirsin. Bu bakımdan Fenerbahçe fikstür olarak avantaj sağlamış olmasına rağmen, işini kolaylaştırmış değil. Unutmayalım, eski dönemler geçti. Bugün Türkiye’de “garanti maç” kalmadı. Üstelik,Fenerbahçe şampiyonluğu kaybettiği yıllarda, sürpriz takımlara, hesapta olmayan takımlara kaybettiği puanlarla zirveyi kaçırdı.

Caner Erkin’in gördüğü sarı kartı, oyundan alındıktan sonra hocasına gösterdiği tepkiyi ve daha sonra özür dilemesini nasıl yorumlarsınız?

Caner Erkin konusunda İsmail Hoca yüzde yüz haklı... Caner golde rakibini kaçırdı, sonraki dakikalarda Caner’in bölgesinde Volkan “cirit” attı. Mutlak bir gol daha kaçırdı, aynı kulvardan iki top daha getirdi. Ayrıca Caner kırmızı kart cebinde oynamaya başlamıştı. O sarı kartını da anlamak mümkün değil... Yardımcı taç kararını yanlış vermiş, Fırat Aydınus o yanlışı düzeltmiş. Artık niye itiraz edersin, niye bu kadar uzatırsın? Hocan seni çıkartırken topu niye yere vurursun, orada hakem dönüp ikinci sarıyı çıkartsa ne yaparsın? Bizim ülkemizde bazı oyuncular kendilerini dokunulmaz sanıyorlar. Her yaptıkları hoşgörü ile karşılandığı için, her şartta taraftarı arkasında olduğu için bunda bir sakınca görmüyorlar. İsmail Hoca, yardımcılıktan geldi diye sinek ikilisi mi? Helal olsun İsmail Hoca’ya... Caner farkında değil ama, kendisi oyundan alarak hem Fenerbahçe’yi , hem de oyuncusunu korudu.
Şu da kesin; Fenerbahçe yay gibi gergin... Başkanıyla, yönetimiyle, oyuncularıyla... Ne gerek var bunlara... Sakinliğin ne zararı var. Allah’tan İsmail Hoca bu gerilim rüzgarına kendisini kaptırmıyor. Şurası kesin; Fenerbahçe geçen seneki Fenerbahçe değil ama, İsmail Hoca da başarısız değil.