Merkez Bankası artık "sıkı" değil, "temkinli" duracak

Dün gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu toplantısında en dikkat çeken nokta açıklamalarda değişen köklü ifadeler oldu. Dünya'dan Alaattin Aktaş bugünkü köşesinde Merkez'in değişen diline dikkat çekti. İşte o yazı;

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faizde tavan oranı beklendiği gibi 0.25 puan aşağı çekti. Kurul, gecelik borç verme faizini yüzde 8.50'den yüzde 8.25'e indirdi. Haftalık repo ihale faiz oranı yüzde 7.50'de, gecelik borç alma faiz oranı yüzde 7.25'te sabit tutuldu.

Artık faizler birbirine çok yakın. Son oluşan oranlara göre Merkez Bankası piyasayı 0.75 puanlık bir marj içinde fonlayacak. Merkez Bankası piyasaya ya yüzde 7.50'lik haftalık repo ihalesi yoluyla para verecek ya da yüzde 8.25'lik gecelik borç verme faizi yoluyla.

Bu iki oranın orta noktası yüzde 7.88'e denk geliyor. Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti de 21 Eylül itibariyle yüzde 7.84 düzeyinde.

Merkez Bankası'nın dün açıkladığı oranlarla ilgili söylenebilecekler özet olarak bunlar. Zaten piyasanın beklediğinden farklı bir gelişme yok. Kaldı ki FED'in eylül ayında faiz artırımına gitmemesi ve artışın en erken aralık ayına kalmış olmasından sonra Merkez Bankası'ndan farklı bir karar da beklenmiyordu.

Merkez'in dili değişti

Klasik hale gelen ifadeyi kullanarak söylersek "Merkez Bankası faizde sürpriz yapmadı"; ama Para Politikası Kurulu toplantısıyla ilgili açıklamada köklü değişiklikler var.

Kurul açıklamalarının yıllardır adeta kemikleşen ifadesini bu kez göremedik.

"Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir..."

Bu kalıplaşmış giriş yok artık. Bunun yerine nasıl bir ifade mi girmiş metne:

"Son dönemde açıklanan veriler ve yılın üçüncü çeyreğine dair göstergeler iktisadi faaliyetin ivme kaybettiğine işaret etmektedir. Mevcut durumda genel finansal koşulların sıkı olduğu değerlendirilmektedir."

Finansal koşullar sıkıymış, demek ki gevşetmek gerekiyor ve yapılan da bu zaten.

Merkez Bankası turizmdeki gelişmelerin cari dengeye kısa süreli olumsuz etki yapmasının beklendiği görüşünü bir kez daha dile getiriyor. "Ancak" deniliyor ve "Dış ticaret hadlerindeki gelişmelerin gecikmeli yansımaları ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. AB ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üstündeki olumlu etkisi sürmektedir" diye de devam ediliyor.

Talep, tüketim, enflasyon ve cari denge

Merkez Bankası bir paragrafın ilk cümlesinde diyor ki, "Tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir".

Bu ifadenin yer aldığı cümleyi izleyen üçüncü cümlede bu kez "Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlaması beklenmektedir" görüşüne yer veriliyor.

Önceki gün Başbakan Yıldırım tarafından açıklanan ve piyasayı canlandırmayı amaçlayan önlemleri biliyoruz. Merkez Bankası da zaten bu önlemlere işaret ediyor, "alınan destekleyici teşvik ve tedbirler" ifadesiyle. Şimdi bu önlemler iç talepte toparlanma sağlayacak, değil mi... Sağlayacak, dedik ya Merkez'in vurgusu da bu yönde.

Peki iç talepte toparlanma sağlayacak bu önlemler enflasyona olumsuz etkide bulunmayacak mı yani...

Aynı şekilde bu önlemler cari açığı artırıcı yönde de etki yapmayacak mı...

Devam edelim... Açıklamada, "Toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklerken gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de etkisiyle kısa vadede enflasyonda düşüş öngörülmektedir. Bununla birlikte, akaryakıttaki vergi ayarlaması ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmeler enflasyondaki iyileşmeyi sınırlamakta ve para politikasındaki temkinli duruşun korunmasını gerektirmektedir."

Merkez Bankası enflasyon yüzünden şimdiye kadar para politikasında "sıkı duruşu" tercih ediyordu. Bu duruş yerini şimdi "temkinli duruşa" bırakmış, bunu görüyoruz. Zaten para politikasının nasıl olacağını belirleyen cümlede bir sözcük değişmiş yalnızca.

"Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki temkinli duruş (daha önceki metinlerde sıkı duruş) sürdürülecektir."

Bir yandan alınan son önlemlerle yılın son çeyreğinde iç talepte bir toparlanma olacağı beklenecek; ama bunun enflasyona ve cari açığa hiç etkide bulunmayacağını varsayılacak. Buradan hareketle de para politikasındaki sıkı duruş yerine daha temkinli duruşa geçilecek. Biraz tuhaf bir durum yok mu sizce de...

Yoksa, "Enflasyonu ve cari açığı zaten hallettik sayılır, biraz artsalar da olur" görüşüyle hareket ediyor ve buna uygun politikalar mı geliştiriyoruz... Olabilir, tümüyle yanlış da sayılmaz bu. Ne var ki bu tercih siyasidir. Hükümetin böyle bir tercihte bulunduğu bir dönemde Merkez Bankası'nın para politikasında "sıkı" duruştan "temkinli" duruşa geçmesi nasıl izah edilebilir...


Sonraki Haber