Erdoğan: 15 Temmuz anma günü olarak tatil edilecek

Muhtarlarla buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,15 Temmuz'un Demokrasi Günü olarak kutlanacağını ve tatil olacağını açıkladı. Erdoğan OHAL'in 3 ay süreyle uzatılmasının Türkiye'nin yararına olduğunu belirterek, "Belki 12 ay da yetmeyecek" dedi. Moody's'e yüklenen Erdoğan, "Bunların cebine 3-5 kuruş para koy istediğin notu alırsın" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe'de muhtarlarla buluşmasında konuştu.

Erdoğan, 15 Temmuz'un Demokrasi Günü olarak kutlanacağını ve tatil olacağını açıkladı.

MGK'da OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına yönelik tavsiyeyle ilgili konuşan Erdoğan şunları söyledi:

"3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL konusunu speküle etmeye çalışanlar var. Birileri bir şeyi anlamıyor. Atanmış kimdir, seçilmiş kimdir. KHK, OHAL uygulamalarının terör örgütüyle mücadelede sınırlı kalacağı ilk günden ifade edilmişti. Rahat rahat sokağa çıkıyorsun, alışverişe çıkıyorsun. Günlük hayatın işlemesinde bir rahatlık, bir güvence var. 2 ayı aşkın sürede OHAL, terör örgütüyle mücadelenin etkinliğini artırma amacıyla uygulandı. OHAL terörle mücadelede bizi hızlandırıyor. Mesele öylesine derin ki 3 aylık sürenin yeterli olmayacağı görülmüştür. MGK'de OHAL'in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz gerekli adımları atacaktır. OHAL tamamen FETÖ ve PKK terör örgütleriyle daha etkin mücadele amacına yönelik. Anamuhalefet partisinin "Meclis'in rutin çalışmasıyla yürütülebilir" görüşüne katılmıyorum. Meclis'in yükü yeteri kadar ağır. Anında kaçabiliyor, 24 saat bile önemli. OHAL'in 3 ay uzatılması Türkiye'nin yararınadır. Belki 12 ay da yetmeyecek. Fransa'da toplamda 1 yıllık OHAL var. Kimse diyor mu niye OHAL ilan ilan ettiniz. Kimse bize takvim belirlemesin, kimse bizim yol haritamızı tahin etmesin. Türkiye, Fransa'daki terör olayıyla mukayese edilemeyecek bir darbe girişimen sahne oldu. Ben burada bir oylama yapsam 400 civarındaki muhtarıma sorsam. Görüldüğü gibi ittifakla kabul."

"LOZAN'I ZAFER DİYE YUTTURMAYA ÇALIŞTILAR"

"Son 14 yılda maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Hedef genellikle doğrudan biz oluyorduk, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Bu defa demokrasimiz hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye hem bir darbe girişimine hem de örtülü işgal girişimine maruz kaldı. 15 Temmuz TSK içinde yuvalanan bir cuntanın eseri olması dolayısıyla bir darbe girişimiydi. 15 Temmuz bir terör saldırısıydı. Bunlar bir şeyi düşünmüyorlardı. Bu millet ortaya çıkarsa ne yaparız diye düşünmemişlerdi. Millet bu toprakları bunlara teslim etmedi. Çılgın Türkler diyorlar ya, işte o millet. 15 Temmuz ikinci bir kurtuluş savaşıdır. Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar. O masaya oturanlar anlaşmanın hakkını veremediler. Şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe de başarılı olsaydı Sevr'i dahi aratacak dayatmayla karşımıza çıkacaklardı. Lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır. Biz o gece milletimizle yürüdük. Bu milletin ve devletin sabrını zorlamayın Bu milletin ve devletin sabrını zorlayanların akibetini öğrenmek istiyorsanız açık tarih kitaplarına bakın."

"FIRAT KALKANI'NDAN RAHATSIZ OLDULAR"

PKK'nın ve uzantısı kuruluşların toplantılarına katılım geçmiş yıllara göre onda birin dahi altına düştü. Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün kendisi ve çocuklarıyla hiçbir ilişkisi olmadığını gördü. Terör örgütü Suriye'de başlatılan Fırat Kalkanı operasyonundan çok rahatsız oldu. Bu operasyonla bölgede DEAŞ'la savaşan tek gücün kendileri olduğu yalanı söndü. DEAŞ bir yere giriyor, oradan çıkıyor oraya PYD ile YPG yerleşiyor. Tezgah böyle çalıştı. Bize devamlı aman sabır dediler. Gaziantep'te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun bedenine bombaları bağlamak suretiyle bomba patlatılıyor. Hala utanmadan, sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM Güvenlik Konseyi'nde anlatmayacağız da nerede anlatacağız. Bizim dışımızda bunları dillendiren yok ki. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok ama tehdit oluşturacak o terör koridorunu kaldırmakta kararlıyız.

"BUNLARIN CEBİNE 3-5 KURUŞ KOY..."

Türkiye'nin notunu düşüren Moody's Erdoğan'ın hedefindeydi. Erdoğan şunları kaydetti: "Türkiye'nin önünü terörle, darbe girişimleriyle kesemeyeceklerini görenler ekonomi kartını masaya sürdüler. Sayısız kez ekonomik taarruza maruz kaldık. Ekonomide hayati bir kırılma yaşamadık. Ekonomimiz gelişmeye, büyümeye devam etti. 27 çeyrek biz hep büyüdük. Darbe girişiminin ertesi günü 2,5 milyar dolar para bozduran bu millet döviz üzerinden oyun oynanmasına izin vermedi. Zannettiler ki, Merkez Bankası kasasını boşaltır. Ona da gerek kalmadı. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimiz kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim, onlar da beni çok sever. Bizim notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen piyasa yaptı ve dışarıdan içeriden beklenenin çok üstünde alaka hazine kağıtlarına oldu. Batmış bir ülkeye bir anda 4 kat büyümede derece vermeye kalkıyorlar. Avrupa'dan 400 milyar euro destek gören ülkeye bu desteği veriyorlar. Bu kez durağan da demediler notu düşürdüler. İstediğiniz kadar düşürün, Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye kalkınmaya devam ediyor. Siz Türkiye'nin gerçeklerinden uzaksınız. Bunların cebine 3-5 kuruş para koy istediğin notu al. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Kimmiş bunlar ya, gerçek bu mu? Kimse o notu dikkate almadı. Ciddiye alınacak bir dalgalanma görülmedi. Bu kuruluşların işi yalancı çobanın hikayesine dönmeye başladı. Biz bunu yutmayacağız. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler Avrasya Tüneli'nden geçsinler."
Birleşmiş Milletler'de konuşmasına değinen Erdoğan, "Geçtiğimiz hafta ülkemiz adına BM genel kurulundaydım. 5 daimi üye aynı inanç dünyasını temsil ediyor. 20 üye ise 20'si de asıl üye olacak. Bu iki yılda bir değişebilir. 193 ülkenin hepsi de BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye olarak görev alır. Her kıta, her inanç grubu kendini temsil eden ülkeler görür. Şu anda daimi üye içinde halkı müslüman olan bir ülke yok. Ben buna adalet var diyebilir miyim. Bu konuşmamız üzerine bir siyasi parti başkanı değerlendirme yapıyor. BM'de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil... Bilmiyor ki, her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen bir siyasi parti liderinin bu millete hayrının dokunması mümkün müdür? Anamuhalefetin her gün halkı küçümsediği bir ülkede iktidar nasıl değişecek" diye konuştu.
Sonraki Haber