Coşku yetmedi .

G.Saray coşkulu oynadı ama Beşiktaş’a vururken devireceksin. Deviremezsen ayakta kalırlar .

Maçın öncesinde coşkulu bir Galatasaray bekliyordum.

Maçtan önce "Fenerbahçe dördüncü yıldızı takmasın" diyen taraftarların dahi sahaya gittiklerinde takımının kazanmasını istediğini hissettik. Futbolcular da saygı duyulacak bir futbol oynadı.

Devrede şöyle bir tablo vardı: Beşiktaş'ın bir tane iyi oynayan oyuncusu yoktu, Atiba bile vasattı.

Defans fazla çıkamadı, ilk yarıda takım olarak yoktular. Fakat gerçekten bekliyordum ikinci yarıdaki durumu.
Galatasaray defolu bir takım. Ruhuyla, enerjisiyle başladı ama bunu kontrol edemiyordu.

Galatasaray için sorun golü atamamaktı.

Galatasaray ilk devrede Beşiktaş'ı hiçbir takımın itmediği kadar itti. Oğuzhan kendi ceza sahası ön bölgesine kadar gelmek zorunda kaldı. Beşiktaş'a vururken devireceksin.

Deviremezsen ayakta kalırlar ve oyunun devamında etkili olurlar. Rakibini bu kadar geriye itmişken skor bulamazsan Beşiktaş bir-iki tık seviye artırdığında golü bulabilir. Aslında takımın antrenörü Riekerink açığı gördü, hamleler yapmaya çalıştı. Selçuk'la Emre oraya yetmiyor, Sosa ve Oğuzhan devreye girince 3-4 pozisyon çıktı.
Yüksek tempoya rağmen Galatasaray'ın golü bulamaması kilitti.

Şampiyon olurken Galatasaray, bu seviyedeki tempoya iki yarıda da 25'er dakika ulaşabiliyordu.
Bu sene bunu yapamazken ilk yarıdaki etkinlikleri bile ortalamanın çok üstündeydi.

İkisi de doğruyu yaptı

İki kez geldi fırsat Galatasaray'a ama değerlendiremedi. Beşiktaş ise biraz iyi oynarken değerlendirdi.

Beşiktaş'ın pozisyon problemi olmaz, Beşiktaş ortalama oynarken de pozisyonlar bulabilir.

Beşiktaş ikinci yarıda geldi, bildiğimiz seviyesinin altında kalmasına rağmen bunu yaptı.

Sosa ikinci santrfor olarak etkili olmaya başlamıştı. İkinci yarıda düşüşü bekliyordum, Oğuzhan gibi, Sosa gibi maçın sonunu iyi bitiren oyuncuları var çünkü.

Şenol Güneş de Cenk Tosun'u oyuna alarak sistem değişikliği yaptı. "Benim şampiyonluğum gidebilir" dedi, risk alıp 4-4-2'ye döndü. Sosa'yı ve Gökhan Töre'yi kanatlara aldı, Cenk ile Gomez'i öne koydu. Antrenör olarak doğrusunu yaptı iki taraf da.

İlk yarıda deparlı bir oyun vardı. Bu tip maçlar yorar oyuncuları...

İkinci devrede bir an vardı. Martin Linnes sakatlanır gibi oldu, durumunu sorarlarken Sabri, "Hayır, oynuyor" diye araya girdi. Sağ beke geçmek istemiyor yani, bu da oyunun temposunu gösteriyordu.

Galatasaray'da Riekerink'in hamlelerini beğendim, coşku ve oyunu da beğendim.

Olcay hücumdan vazgeçip daha defansif oynamaya başlamıştı, sarı kart da gördü. Quaresma bütün maç kendi gölgesine dahi çalım atarken, Şenol Güneş de bunu gördü ve değerlendirip Cenk'le 4-4-2'ye döndü. Golü Beşiktaş geç buldu, 50-55'lerde bulabilse farka bile gidebilirdi.

Tempoya alışkın değil

Muslera, oyun bitimine 2 dakika kala kornere çıkışlara başlamıştı, Beşiktaş da o sıra skoru koruma odaklı düşünüp oynadı.

Daha önce skoru bulmak kontratak fırsatları da yatıracaktı.

Sneijder uzun süredir oynamayan bir futbolcu ve kenara gelmesi normal. Maçın öncesinde favori bir Beşiktaş vardı. Deplasmanlarda bugün itibariyle 36 puana ulaşmış bir takım var.
2. yarıda favoriymiş gibi oynadı.

Galatasaray'ın coşkusu beklediğimden de uzun sürdü diyebilirim.

Bu tempoda oynamaya alışkın değiller.

Galatasaray, bu saatten sonra ilk 5'ten vazgeçti. İhtimal var ama bundan sonra oynayacağı iki maç da zor geçecek.
Galatasaray artık 26 Mayıs'taki Ziraat Türkiye Kupası finaline konsantre olmuştur.

Oyun durmalıydı

Gole de değinelim. Pozisyonda sahaya bir seyirci girdi. Yüzde 100 eminim ki dördüncü hakem sahaya giren taraftarı Mete Kalkavan'ın kulağına söylemiştir. Sahaya gol öncesi girdi diye düşünüyorum. Benim gördüğüm gol olmadan önce giriyor, saliselik bir farkla pozisyon oldu. Hakem kendisi görmüş olsa pozisyon olsa dahi kural olarak durdurmak lazım. Konuşulacağı için bu konuda da fikirlerimi yazmak istedim..
Sonraki Haber