Ali Babacan: Dibi gördük!

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan kriz açıklaması!

Ali Babacan: Dibi gördük!
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Şirketlerimiz artık geleceğe bakmalı ve Türkiye'yi çok daha ileri bir noktaya götürmek için hep birlikte gayret göstermeliyiz" dedi.
Finansal Kurumlar Birliği 2. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Babacan, son 12 yılda finans sektörünün çok hızlı bir gelişme ve toparlanma sergilediğini, bu yapısal dönüşüm kapsamında oluşan en önemli değişikliklerden birinin faktoring, finansal kiralama ve finansman şirketlerinin düzenleme, gözetimle denetiminin yeni bir hukuki çerçeveye kavuşması olduğunu söyledi.
"ACABA DİBİ GÖRDÜK MÜ?"
Babacan, önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinin toparlanabileceği bir sürece gireceğini ifade etti. Babacan, '2007, 2008'den beri kendimize 'Acaba dibi gördük mü? Bundan daha kötüsü olabilir mi? diye soruyorduk. Bugün itibariyle baktığımızda küresel ekonomi ile ilgili en kötü gerimizde kalmış oldu. Artık dibi gördük, bundan sonraki trendler daha olumluya doğru gidecek. Ancak bu olumlu trend çok güçlü değil. Bugün itibariyle en hızlı toparlanma ABD'de olduğunu görüyoruz. Avrupa'da da toparlanma nihayetinde başladı. Ancak bu toparlanma çok zayıf ve kırılgan bir toparlanma. Toparlanmanın arkasındaki en önemli itici güç Avrupa Merkez Bankası'nın 'ne gerekirse yapılacak şeklinde' zımni bir garanti vermesidir' dedi.
"TOPLAMDA 120 ŞİRKETİMİZ VAR"
Banka dışı finansal kurumların hem kurumsal açıdan hem de finansal açıdan önemli bir performans gösterdiklerini, son 8 yılda banka dışı finansal kuruluşların toplam aktif büyüklüğünün 4,7, kredi hacminin de 5 katına çıktığını belirten Ali Babacan, Finansal Kurumlar Birliği çatısı altında faktoring şirketlerinin sayısının 75, finansal kiralama şirketlerinin sayısının 32 ve finansman şirketlerinin sayısının ise 13'e ulaştığını kaydetti.
Ali Babacan, sektörün önemli bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Aslında 8 yıllık performans bunu gösteriyor. Uluslararası sermaye de sektöre giriyor. Türkiye ve sektörün potansiyeli uluslararası sermayeyi cezbediyor. Önümüzdeki dönemde Finansal Kurumlar Birliği'ne önemli görevler düşüyor. Sektörün sağladığı kredi oranlarının müşteriye doğru bir şekilde anlatılması, ürün ve kaynak çeşitliliğinin artırılması, sektörü geliştirecek araştırma ve geliştirmelerin yapılması birliğin üstleneceği rollerdir. Genel görüntüye zarar verecek, etik konularda hassasiyet göstermeyen şirketlerimizin de birlik tarafından uyarılması son derece önemli bir konudur. Sektörde bir otokontrol mekanizmasının da birlik vesilesiyle kurulması tüm şirketlerin yararına olacaktır."
"BİZ ELEŞTİRİLERE AÇIĞIZ"
2 yıl gibi kısa bir sürede bunları yapabilen başka bir ülke daha olmadığını ancak, çok büyük krizlerle karşı karşıya kalan ülkelerin krizden kurtulmak için mecburiyetten bu gibi adımları attığını dile getiren Babacan, bundan sonra yapılması gerekenin iyi bir uygulama olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Şirketlerimiz artık geleceğe bakmalı ve Türkiye'yi çok daha ileri bir noktaya götürmek için hep birlikte gayret göstermeliyiz. Tabii ki uygulamada bazı problemler olabilir. Bu sorunları zamanında bize iletin. Biz eleştirilere açığız. Yapılan her düzenlemenin gözden kaçan yanı olabilir. Ancak biz hep 'kurallı piyasa ekonomisi' diyoruz. Kurallar olmadığında piyasa ekonomisi, kaosu beraberinde getirebilir. Daha iyi hizmet için sektörün önünün açılması bizim amacımızdır."
"TÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK KÖTÜ DEĞİL"
Güçlü değil, dünyada bölgeden bölgeye hızlı değişen bir toparlanmanın görüldüğünü, en hızlı toparlanmanın ABD'de gerçekleştiğini kaydeden Babacan, Fed'in Aralık'tan itibaren de fiilen uygulamaya başladığı tapering sürecinin yakında sona ereceğini ve bundan sonra Fed'in faiz artırım sürecinin başlayacağını ifade etti.
Bu süreçlerin Türkiye açısından çok kötü olmadığını, en azından Fed'in sıkılaştığı bir dönemde ECB'nin gevşek devam ettiğini, bunun hem Türkiye'nin likidite imkanlarına erişmesi, hem de özellikle bankacılık sektörü açısından önemli bir konu olduğunu dile getiren Babacan, bankacılık sektörünün sendikasyon kredilerinin ağırlıklı olarak Avrupa'dan temin edildiğini, dolayısıyla Avrupa'da likiditenin bol ve ucuz olmasının Türk bankacılığı açısından olumlu olduğunu vurguladı. Babacan, "İhracatımız için en önemli faktör mal sattığımız ülkelerin iç piyasası... İç piyasa güçlü mü değil mi? İç piyasa güçlüyse talep oluyor ve daha çok mal satıyoruz. Kurun ihracat üzerindeki etkisi çok alt sıralarda..." dedi.
Gelecek 10 yılda dinamizm arayan, büyüme isteyen yatırımcıların adresinin yine gelişmekte olan ülkeler olacağına dikkati çeken Babacan, OECD tarafından yapılan değerlendirmelerde de Türkiye'nin Avrupa'daki gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı büyüyecek ekonomi olarak gösterildiğini, Türkiye'nin son dönemde yaptığı çok önemli reformlar sayesinde Türkiye'nin alt orta gelir ülke grubundan üst orta gelirli ülke grubuna çıktığını, yüksek gelir grubuna çok yaklaştığını aktardı.
MİLLİ GELİR 19 BİN DOLARI AŞTI
Ali Babacan, "OECD'nin yeni açıkladığı parametrelere ve satınalma gücü paritesine göre endekslenmiş kişi başına düşen milli gelirimiz 2013 yılında 19 bin doları aşmış durumda... Bu rakam Japonya için 35 bin dolar. Türkiye bunun yarısını geçti. AB ortalamasının yüzde 60'ına yaklaşmış durumdayız. Satınalma gücü paritesine göre baktığımızda durum fena gözükmüyor. İstanbul'da 2 saat etrafı gözlemleyen bütün uluslararası uzmanlar 'Burada pek 10 bin dolar kişi başı milli geliri olan yok. Burada daha yüksek kişi başı milli gelir var. Bunu gözümüzle tespit ediyoruz' diyor" diye konuştu.
BÜYÜMEDE REVİZYON SİNYALİ
Ali Babacan, konuşmasını şöyle tamamladı: "Geçen yıl pek çok olumsuzluğa karşın bir yandan Fed'in yeni uygulamaları bir yandan Gezi olayları, bir yandan 17 Aralık süreci derken, zor bir yıldı. Yıl bittiğinde koyduğumuz yüzde 4'lük büyüme hedefine ulaştık. 2014'te de yine bizim için en önemli konu kuşkusuz cari açıkla ve enflasyonla mücadelenin devamıyla ekonomideki yeniden dengeleme sürecinin devamı... Daha çok dış talep, daha çok ihracat ve büyümenin dış talep ve ihracattan gelen bir büyüme olması. Büyüme iç talep ağırlıklı olduğu zaman maalesef tasarruf oranlarımız düşüyor. Bu beraberinde yüksek cari açığı getiriyor." Başbakan Yardımcısı Babacan, yüzde 4'lük büyüme hedefinde ileride bir revizyon olabileceğini belirterek, "Ancak bunu konuşmak için erken" dedi.