Dünyayı sallayan Türk imzası!

3.5 yıl kaldı! Vizeler kalkıyor!

Dünyayı sallayan Türk imzası!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "AB ile vizeler kalktığında da hiç kimsenin endişesi olmasın ne Türkiye ne AB üyesi ülkeler bundan en küçük sorun yaşamayacaklardır. Tam tersine vizeler kalktığında iş adamlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız, sivil toplum örgütü mensuplarımız daha rahat seyahat edecek ve bu da AB'ye çok önemli katkılar sağlayacaktır. Benim her zaman bir ifadem var, yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz" dedi.


Ankara Palas'ta düzenlenen, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Vize Serbestisi Diyaloğu ve Geri Kabul Anlaşması'nın imza töreninde konuşan Erdoğan, bugünün, Türkiye ile AB ilişkilerinde gerçek anlamda bir milat oluşturduğunu söyledi.


Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde 3 Kasım 2002 tarihinin bir ilk olduğunu, AK Parti hükümetinin işbaşına gelmesiyle yeni bir süreç başladığını belirten Erdoğan, 17 Aralık 2004 ve 3 Ekim 2005 tarihlerinin de aynı şekilde ilişkilerde çok önemli dönüm noktalarını teşkil ettiğini anımsattı.


Erdoğan, "Bugün de tıpkı bu tarihler gibi hem bir milat olma özelliğini taşıyor ve hem de Türkiye-AB ilişkilerinde artık yeni bir süreç başlıyor. Bugün AB ile attığımız karşılıklı imzalarla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına artık vizesiz Avrupa'nın kapıları açılıyor. Tabii önümüzde belli bir süreç daha var. Uzun bir mücadelenin, kararlı bir mücadele ve müzakere sürecinin ardından Türkiye'nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir yol haritası üzerinde mutabık kalındı. Türkiye, daha önce verdiği söze riayet ederek geri kabul anlaşmasını imzaladı. 3-3,5 yıllık bir süre sonunda da artık vatandaşlarımıza tam anlamıyla vizesiz Avrupa seyahati başlamış olacak" diye konuştu.


Yeni sürecin Türkiye ve AB için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, emeği geçenlere teşekkür etti.


AB'de vizelerin kalkmasıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Avrupa'ya akın edeceği yönünde bir hava oluşturulduğunu dile getiren Erdoğan, AB ülkelerine vize uygulamasının 12 Eylül 1980 sonrasında, darbe rejiminin Türkiye'den çıkışları önlemek amacıyla talep ettiği bir uygulama olduğunun altını çizdi.


Özellikle Türkiye'deki aydın ve sanatçıların 12 Eylül'ün baskısından, hukuksuzluklarından kaçmasını önlemek için vize engeli konulduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Şu anda Türkiye'de gerek özgürlükler, gerek ekonomik anlamda böyle bir kaçışı gerektirecek durum kalmadı. Artık bunlar bizim için tarih oldu. Özellikle son 11 yıl içinde yaptığımız reformlarla, ekonomide sağladığımız başarılarla Türkiye kaçılan bir ülke değil, tam aksine dönülen ya da gelinen bir ülke oldu. 12 Eylül döneminde ülkesini terk etmek zorunda kalan sanatçılarımız ve düşünürler artık tek tek ülkelerine dönüyorlar. 1990'larda ve 2000'li yıllarda maalesef gençlerimiz başörtüsü engeli ya da katsayı engeli nedeniyle Türkiye'den gitmek istiyorlardı. Artık bunu da ortadan kaldırmış olduk. Öğrencilerimiz kendi ülkelerinde hatta kendi şehirlerinde üniversitelerde özgürce okuyabiliyor. Artık üniversitesi olmayan şehrimiz yok. Hatta yurt dışından çok sayıda yabancı öğrenci artık Türkiye üniversitelerini tercih ediyor."


"Türkiye'deki ekonomik büyümenin etkisiyle artık çok daha az insan ekmek parası kazanmak için yurt dışına çıkmayı, gurbete gitmeyi bir seçenek olarak görüyor" diyen Erdoğan, "11 yılda 7 milyona yakın kişiye istihdam ürettik. Küresel ekonomik krizde bazı AB ülkeleri rekor seviyede işsizlik oranları görürken, 6 milyon insan işsiz kalırken, biz rekor seviyede düşük işsizlik rakamlarına ulaştık" ifadelerini kullandı.


-"Türkiye artık iş göçü veren değil, yurt dışından bu anlamda göç alan bir ülke"


Türkiye'nin artık iş göçü veren değil, yurt dışından bu anlamda göç alan bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, buna ek olarak Türkiye'de son 11 yılda seyahat kültürünün yaygınlaştığını, seyahat özgürlüğü önündeki tek engel olan ekonomik bariyerlerin de artık aşıldığını belirtti.


Erdoğan, 2003 yılında 103 ülkeye uçan Türk Hava Yollarının şu anda 236 noktaya uçuş yapabildiğini ifade ederek, 10 yılda 10 milyondan fazla vatandaşın ilk kez uçağa bindiğini aktardı. 2003'te 34,5 milyon kişi olan toplam yolcu sayısının 2012 sonunda 131 milyona ulaştığını, bu yılın sonunda da 152 milyonu aşmasının beklendiğini bildiren Erdoğan, bu sayının yaklaşık 75 milyonluk kısmını yurt dışı uçuş yapanların oluşturduğunu söyledi.


Başbakan Erdoğan, "Şunu çok büyük memnuniyetle ayrıca gururla ifade etmeliyim ki Türkiye'den yurt dışına gidenler eskisi gibi baskılardan kaçmak veya iş bulabilmek, yasaklardan kurtulup, üniversite okuyabilmek için değil, iş kurmak, yatırım yapmak özellikle de dünya üzerinde nerede mazlum, mağdur halklar varsa onlara yardım için koşuşturuyor. Biz de bu süreçleri kolaylaştırmak, iş adamlarımızın, yatırımcı ve ihracatçılarımızın, yardım kuruluşlarımızın yurt dışına daha kolay gidebilmelerini sağlamak için her seviyede yol açıcı bir politika izliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.


Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 2002 yılında 42 ülkeye vizesiz seyahat edebildiğini, bu rakamı 69'a çıkardıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:


"İşte en son Rusya ile vizeleri kaldırdık. Hiçbir sorun yaşamadık ve yaşamıyoruz. AB ile vizeler kalktığında da hiç kimsenin endişesi olmasın ne Türkiye ne AB üyesi ülkeler bundan en küçük sorun yaşamayacaklardır. Tam tersine vizeler kalktığında iş adamlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız, sivil toplum örgütü mensuplarımız daha rahat seyahat edecek ve bu da AB'ye çok önemli katkılar sağlayacaktır. Benim her zaman bir ifadem var, yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz. Türkiye ile AB arasındaki vize engeli hiç kuşkusuz çok daha önce kaldırılmış olmalıydı. Türkiye AB'ye aday ve müzakere eden ülke olarak diğer adaylar gibi bu imkandan yararlandırılmalıydı. Bu konudaki görüşlerimizi bütün AB liderleriyle yaptığımız tüm temaslarımızda dile getirdik, dile getiriyoruz. Muhataplarımız da ülkemizin her alanda kaydetmiş olduğu bu gelişmenin ve ekonomik gücünün AB kamuoyu üzerinde olumlu tesirler oluşturduğnuu ifade ediyorlar.


Buna rağmen bugüne kadar vizelerin kalkmamış olması açıkçası, Türkiye'den çok AB'ye zarar veren maliyet yükleyen bir süreç olmuştur. Biz 3,5 yılın da çok uzun olduğuna aslında inanıyoruz. Bu sürecin de çok daha şöyle kısaltılmasından yanayız. Biz üzerimize düşeni yine bu süreçte yoğun çalışmayla yapacağız. Öyle tahmin ediyorum ki vize diyaloğu sürecinin imkanlar ölçüsünde daha kısa zamanda tamamlanması için bu adımları atmamızda çok büyük faydalar var. Hükümet olarak hiç bundan endişeniz olmasın biz üzerimize düşeni kesinlikle yapacağız. Komisyondan, Avrupa Parlamentosundan ve AB Konseyinden de bu konuda destek bekliyoruz. Geri kabul anlaşması konusunda da Türkiye üzerine düşen yükümlülükleri hakkıyla yerine getirecektir. Biz Türkiye olarak düzensiz göçle kararlı şekilde mücadele ediyoruz, zaten bu aynı zamanda bizim de menfaatimiz gereğidir. Başta komşularımız Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere AB ülkeleriyle bu konuda yakın işbirliği halindeyiz."