Bloomberg Merkez'deki depremin iç yüzünü yazdı: Hafize Gaye Erkan'ın sonunu hazırlayan...

Bloomberg, Merkez Bankası Başkanlığı'ndan ayrılan Hafize Gaye Erkan'ın sonunu hazırlayan faktörün Bakan Şimşek'in güvenini kaybetmek olduğunu yazdı. PPK üyeleriyle Erkan arasında ciddi tartışmalar yaşandığı ve Şimşek'in arabulucu olarak devreye girdiğini aktaran Bloomberg, Merkez Bankası'nda yaşanan

Bloomberg Merkez'deki depremin iç yüzünü yazdı: Hafize Gaye Erkan'ın sonunu hazırlayan...

Finans alanındaki yayınlarıyla dünyanın saygın ekonomi platformlarından Bloomberg, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda (TCMB) yaşanan depreme eğilmeye devam ediyor.

Bloomberg, Gaye Erkan’ın görevi bırakması ve yardımcısı Fatih Karahan’ın Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna oturumasıyla sonuçlanan süreci yazdı.

Beril Akman ve Kerim Karakaya imzalı haber “Türk merkez bankacısının aylar süren çöküşünün iç yüzü” başlığını taşıyor.

Haberde, Hafize Gaye Erkan’ın şoke eden ayrılığının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le yaşadığı anlaşmazlığı takiben geldiği belirtildi.

Haberde şu ifadeler yer aldı:

* Türk merkez bankacıları uzun zamandır tek kişilik bir kitleye oynuyor.

* Hafize Gaye Erkan söz konusu olduğunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güveni son ana kadar neredeyse hiç sarsılmadı.

* Fakat sonra yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık ekonomiye yeni bir çehre kazandırmayı misyon edinen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi diğer ağır topların güvenini kaybetmiş olması Erkan'ın sonunu hazırladı.

Sonuçsuz kalan bir güç oyunu
* Merkez Bankası içinde ve Türkiye'nin iktidar koridorlarında kendisini eleştirenlere göre, Erkan'ın yaklaşık sekiz aylık görev süresinin sona ermesi, personel ile yaşadığı çatışmaların doruk noktasıydı.

* İç müzakereler hakkında bilgi sahibi olan ve medyaya konuşma yetkileri olmadığı için isimlerinin açıklanmasını istemeyen kişilere göre, bu, nihayetinde sonuçsuz kalan bir güç oyunuydu.

Gaye Erkan'a çağrılar yanıtsız kaldı
Haberde Erkan’ın, Şimşek’le birlikte geleneksel politikalara dönerek övgülere mazhar olmasının, ödemeler dengesi krizini ve potansiyel bir devalüasyonu önlediği aktarıldı.

Bloomberg, Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın haber için görüş vermeyi reddettiğine, Erkan'a yapılan çağrıların ve mesajların cevapsız kaldığına dikkat çekti.

Haberde yer alan bazı yorumlar şöyle:

* Erkan'ın bariz eksikliklerine gösterilen ilgi, selefi olan erkeklere gösterilen muameleyle de tam bir tezat oluşturuyordu. Eski merkez bankacılarından bazıları ekonominin zararına olacak şekilde Erdoğan'ın emirlerini yerine getirmiş ancak basın ya da siyasetçilerden aynı muameleyi görmemişlerdi.

* Bu durum, Erkan'ın düşüşünde toplumsal cinsiyetin oynadığı rol ve daha geniş anlamda, 38 ülkeli Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde işgücü piyasasına katılım oranının en düşük olduğu ekonomide Türk kadınının durumu hakkında soru işaretleri yaratabilir.

Gerilim tırmanmaya başladı
Gaye Erkan döneminde yabancı yatırımcısının 5,3 milyar dolarlık devlet tahvili aldığını ve Borsa İstanbul’un yüzde 60’tan fazla yükseldiğinin anımsatıldığı haberde, yatırımcı güveni artarken, hükümet içindeki bazıları için gerilimin çoktan tırmanmaya başladığı aktarıldı.

Hükümet içindeki söz konusu kişiler, Erkan'ın birkaç ay görevde kaldıktan sonra, daha önce bakanlar ya da hükümet yetkilileri için çalışmış kişileri seçerek siyasi açıdan bilgili bir danışman ekibi oluşturmaya başladığını söyledi.

"Erdoğan'a sempatik görünmek için..."
Bu kişiler, Erkan'ın Aralık ayında Hürriyet gazetesine verdiği ilk mülakatın, Erkan'ın hırsları hakkındaki okumalarını doğruladığını ifade etti. Bu röportajda Erkan, politikanın zaten yeterince sıkı olduğunu söyleyerek bir kez daha güvercin bir ton takınmış görünüyordu. Bu yorum, faiz belirleme komitesinin bazı üyelerinin, Başkan'ın Erdoğan'a daha sempatik görünmek istediğine ve erken bir gevşeme döngüsü başlatabileceğine inanmasına yol açtı.

Haberde, Hürriyet röportajında ev kiralarının yükseliğinden dem vuran ve ailesinin yanına taşındığını söyleyen Erkan’ın bu sözlerinin bazı hükümet üyeleri için çok politik olduğu ve ekonomi yönetiminin yansıtmak istediği teknokrat imajıyla çeliştiği ifade edildi.